“Hedefe ulaşmak için her yol mübahtır.” Sözünün Dindeki Yeri
“Hedefe ulaşmak için her yol mübahtır.” şeklinde halk arasında bir söz var. Bir Müslüman’ın hedeflerine ulaşması için gerçekten her yol caiz midir?
Bu söz, menfaati her şeyin üstünde gören düşüncenin topluma yansımasıdır. Gerek maddi gerekse manevi kişisel çıkarların peşinde koşanların âdeta atasözü olan bu cümle, hedefe giden her yol mübah (uygun) mantığının hemen her şeyi meşrulaştırma arzusunun bir yansımasıdır. Bu düşünceye göre, hedefe giden yolda ahlak, toplumun genel kuralları, insan hakları gibi kişinin kendisi dışında kalan herkes ve her şey aslında önemli değildir. Asıl olan ise, sadece hedefin tutturulmasıdır. Böyle bir şeyi kabul etmek dinî açıdan asla mümkün değildir. Elbette hedefe ulaşmak önemlidir; ama hedefe giden yol içinde haram ve yasakların olmadığı yol olmalıdır. Hedef, ne olursa olsun elde edilecek bir şey gibi kabul edilmemeli; helal ve temiz olan yollarla ona ulaşılmalıdır. Bunun böyle olduğuna işaret olan bir âyet-i kerîme şöyledir: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.”[1]
[1] Bakara suresi, 2:168