Ölmüşlere dua etmek
Kabir ziyaretinde dua edilir mi? Ölmüs olan insanların arkasından dua edilir mi?Veya örneğin 3 İhlas 1 Fatiha okunur mu?
Ölmüş birisi için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi onun için dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır. Nitekim;
“Ey Allah’ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye soran Ebû Ubeyd Mâlik İbn Rabîa es-Sâidî (r.a)’ye Peygamber Efendimiz (s.a.v):
“Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allah’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra -vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babasının dostlarına ikramda bulunmak.”(1) cevabını vermiştir. Yine,
“Onlardan sonra gelenler şöyle derler: Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla…”(2)
gibi ayetler, cenaze namazı, dua ve istiğfarın ölülere fayda vereceğini ispat etmektedir.(3) Bu mevzudaki ayet ve hadis-i şerifleri(4) göz önünde bulunduran ilim adamları, ölü için yapılan dua ve istiğfarın ölüye fayda vereceğinde. Ancak kendisi için dua edilen kimsenin mü’min olması şarttır.(5) Zira imanı olmayanlara hiçbir şey fayda vermez. Zaten onlar için dua etmek de meşru değildir.(6) İmam Eş’ari’ye göre, “Hadisçiler ile Ehl-i Sünnet’in çoğunluğu, dua ile sadakanın, Müslümanlar için ölümlerinden sonra fayda vereceğini kabul ederler.(7) Öyleyse dua meşru ve faydalıdır.(8)
Bu mevzuda bilinen en meşhur hadis-i şeriflerden biri olarak Müslim’de Ebu Hüreyre (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte:
“İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan).”(9) buyurulmaktadır. Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre:
a. Sadaka-i cariye denilen, insanların istifade edebileceği yol, köprü, cami, çeşme, mescit ve vakıf müesseseleri ile bunları en verimli ve hayırlı şekilde kullanacak nesillerin yetişmesi içinde okul ve öğrencilerin barınabilecekleri yurt gibi müesseseler yapmak gibi salih amellerde bulunmaktır ki, arkada bırakılan bu türden bir müessese hayatta kaldığı müddetçe, -Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) beyanları çerçevesinde- iyi bir çığıra vesile olunduğu için kıyamete kadar orada yetişenlerin kazandıkları sevapların bir misli de bu müesseseleri kuranların amel defterlerine kaydedilecektir.
b. İlim erbabının bıraktığı eserler de sadaka-i câriyedendir. Alim, kapasitesine göre bunlardan mükafatını alır. Ayrıca ilim erbabına sahip çıkma ve onların kitap, defter, yiyecek ve giyeceğini temin etme şeklinde yapılan çalışmalar da, hayır cihetinde kapanmaz birer sadaka-i cariye sayılmaktadır.
c. Ölen kişi giden ruh, ardından hayırlarda bulunacak ve hayırlı nesiller yetiştirecek hayırlı bir evlat ister. Ancak bıraktıkları böyle bir nesildir ki, ahiret hesabına onlara yararlı olacaktır. Yoksa ölü ne helva, lokma yemek; ne yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gece, ne mevlit, ne paralı hatim, ne telkin, ne devir, ne de duvara asılacak eski bir resim bekler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ”Ölülerinizin güzel işlerini yâd edin, kötü taraflarını dile getirmeyin.” (Tirmizî, Cenâiz, 34) buyurarak, ölmüşlerimizi hayırla anmamızı, iyi taraflarını ön plana çıkarmamızı tavsiye etmiştir.
1. Ebu Davud, Sünen, Edeb, 12; İbn Mace, Sünen, Edeb, 2.
2. Haşr, 59/10.
3. Hayrettin Karaman, İslamın Işığında Günün Meseleleri, 107.
4. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/509,6/252, (Meymeniyye-Kahire 1313); Ebu Davud, Sünen, Cenaiz, 72; İbn Mace, Sünen, Edeb, 1.
5. Seyyid Sabık, Fıkhu’s-Sünne, 1/568, Beyrut, ts.
6. Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı, 453.
7. Eş’ari, Makalatu’l-İslamiyyin, 282.
8. Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı, 453.
9. Müslim, Sahih, Vasiyyet, 3; Ebu Davud, Sünen, Vesaya, 14.