Başkasının Adına Umre Yapmak
Başkasının adına umre yapılır mı?
İslam’da ibadet; mal, beden, hem mal hem de bedenle yapılan ibadetler olmak üzere üçe ayrılır. Bunlardan mal ile yapılan; zekât, kurban, sadaka gibi ibadetlerde vekâlet kayıtsız şartsız caizdir. Abdest, namaz, oruç gibi beden ile yapılan ibadetlerde ise hiçbir hâlde vekâlet mümkün değildir. Hem beden hem de mal ile yapılan hac veya umre gibi ibadetlerde ise âcizlik (sağlığın yeterli olmaması) hâlinde caiz, yapmaya kadir olması hâlinde ise farz olan hac için caiz değil, nafile hac için caizdir. Burada söz konusu edilen âcizlik, ölüm veya ölüme kadar süren daimi bir âcizliktir. Fakat bir kimse bütün ibadetlerinde, işlediği amelin sevabını başkasına bağışlayabilir. İbadeti yaparken, görünüşte kendisi için niyet etmiş olsa bile sevabını başkasına hibe edebilir. Allah Teâlâ’nın “İnsan için ancak kendi emeğiyle kazandığı vardır.”[1] buyurulan ayet, “Ancak sevabını kendine bağışladığı ameli vardır.” diye tefsir edilmektedir.[2]
Hac ve umrenin vekâletle yerine getirilmesine dayanak teşkil edilecek şu hadîs-i şerif önemlidir: “Sahabeden Ebû Razîn el-Akîlî (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e geldi ve ‘Ya Rasûlullah! Babam yaşlı bir adam; ne hac yapmaya ne de umre yapmaya güç yetiremez.’ dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Ebû Razîn (r.a.)’a ‘Baban ve annen adına hac ve umre yap.’ buyurdu.”[3]
[1] Necm suresi, 53:39
[2] İbn
Ȃbidȋn, Muhtasar Haşiteyü Reddil-Muhtar, Mısır 1966, Cilt 2, S.596-597
[3] Tirmizî, Kitâbu’l-Hac, H. No: 930