Bid’at, dinin aslında olmayan şeyleri dindenmiş gibi alıp kabul etmektir. Bir başka ifade ile bid’at dine, onda olmayan bir inanç veya ibadet eklemekle olur. Bir kişiye hayatta iken selam göndermek caizdir. Gönderilen selama mukabele etmek de caizdir. Ölmüş birisine selam gönderme hususunda bir uygulama söz konusu olmamıştır. Ancak Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisinde gönderilecek selam ve salâtın kendisine ulaşacağını haber vermiştir. Diğer bir hadîs-i şerif ise şöyledir: “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin! Benim kabrimi de (sürekli ziyaret edilen) bayram (yeri) hâline getirmeyin. Bana salât (ve selamda) bulunun. Zira salât (ve selamı)nız nerede olursanız bana ulaşır.”[1]
Hadîs-i şerifler gösteriyor ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e gönderilecek selamlar ve salâtlar her nereden gönderilirse gönderilsin mutlaka ona ulaştırılacaktır. Selam ve salât göndermek için birilerini aracı kılmak elbette gerekmez. Zaten böyle bir uygulama eskilerden bize rivayet edilmemiştir. Herkes bulunduğu yerden salât ve selamı gönderebilir; o da Peygamberimiz (s.a.v.)’e ulaşır. Ancak şu da bir gerçek ki, Peygamberimiz (s.a.v.)’e selam göndermek ibadet kabilinden bir şey değil, ona muhabbet izhar etmektir. Bu açıdan bakılınca böyle bir hareket güzel olur. Peygamber’e olan sevgi ve muhabbet sergilenmiş olur. Fakat işi çığırından çıkararak, Hz. Peygamber’in kabri başında isim okuyacağız diye ziyaretin manasından uzaklaşmamak gerekir. Kısaca “Bütün kardeşlerimizin selamını arz ediyorum.” gibi bir cümle ile yetinilirse güzel olur. Allah en iyisini bilir.
[1] Ebû Dâvûd, H. No: 2042; Elbânî, Sahîhu’l-Câmi’, H. No: 7226