Fetava

Hicri Takvim
Miladi Takvim

Kadınların Mahremsiz Yolculuk Meselesi

Kadınların Mahremsiz Yolculuk Meselesi

İslam’a göre ailede huzur, eşlerin birbirine sadık kalmaları ve doğacak çocukların kendilerinin olduğundan şüphelenmemelerine bağlıdır. Ayrıca dinimiz zinayı yasaklamıştır. Yalnızca zinayı yasaklamakla onu engellemek mümkün olmayacağından, kadın erkek ilişkilerinde zinaya götüren yolları tıkamış, daha baştan eğitim ve tedbir yoluyla da bu çirkin ve şeni fiili engelleme yoluna
gitmiştir. 

Birbirine yabancı ve evlenmeleri caiz olan kadınlarla erkeklerin, kimselerin olmadığı ve görmediği yerlerde baş başa kalmalarını, kadın ve erkeklerin vücutlarından belirlenen yerleri açmalarını, tenleriyle temas etmelerini, kadınların tek başlarına uzak mesafelere yolculuk etmelerini yasaklaması da bu tedbirler arasındadır. 

1) Kadınların Mahremsiz Yolculuğu

Kadınların mahremsiz uzak mesafelere yolculuk etmelerini yasaklamak, onların iffetlerini koruma ve tecavüze uğramalarını engelleme hikmetine yöneliktir.[1] Kur’ân-ı Kerîm’de, özel anlamda kadınların tek başlarına yolculuk etmelerini yasaklayan bir ayet yoktur. 

Genel anlamda dinimiz, bilinç ve şuurla seyahati ve yeryüzünde “seyran” etmeyi tavsiye etmektedir. Gerek doğal, gerekse kültürel anlamda yeryüzünün Allah’ın ayetleriyle dolu olduğunu, bunların “seyahat” ve “seyran” ile gezilip müşahede edilmesinin faydalı olacağını ifade etmektedir. Hatta insanın rızkını aramak ve ticaret için yolculuk yapması teşvik edilmiştir.[2]

Hadîs-i şeriflere gelince, bu konuda rivayet edilen hadisler, konu hakkında soru soranların durumuna göre varit olmuştur. Bunlarda hem mesafe tayini hem de kadının yanında mahremin bulunması gibi hususlar bulunmakla birlikte; olmazsa olmaz şartlar olarak gündeme gelmemiş, kesin ifadeler yer almamıştır. Fakihlerimiz, kılı kırk yararak, farklı farklı gelen bu hadisler üzerinde mütalaa ve müzakere etmişler; yasaklama hikmetine en uygun olanını tercih noktasında farklı görüşler ortaya çıkmıştır.[3]

Âlimlerimizin ittifak ettiği konulardan bir tanesi, ihtiyaç dışında kadının tek başına kocası veya bir mahremi olmadan seferîlik[4] mesafesini aşacak yolculuk yapmasının caiz olmamasıdır.  Ancak ihtiyaç hâlinde, zamanın ve şartların zorlamasıyla kadının mahremsiz ve farz olmayan yolculuğu meselesinde ihtilaflar ortaya çıkmıştır.

1.Görüş: Kadının Mahremi Olmadan Yolculuk Yapması Caiz Değildir Diyenler ve Gerekçeleri

Âlimlerin büyük bir kısmı bu görüştedir. Malikîler, Şâfiîler (İmam Şâfiî’nin sahih görüşü), Hanbelîler ve Zahirîler.[5] Ancak bu grubun ekseriyeti yaşlı kadın ile farz olan hac konusunu belirli
şartlara bağlı olarak bundan istisna etmişlerdir.[6]
Her ne kadar yolculuk mesafesi konusunda farklı rivayetler olsa da, bu konuda yasak getiren hadislerin açık ve net oluşu, genel bir yasaklamayı
içermesi delil olarak gösterilmiştir. Bu hadisler şunlardır:

Ebû Hureyre (r.a.) anlatıyor: Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına, bir gece ve gündüz devam edecek bir mesafeye, yanında bir mahremi olmadıkça gitmesi
helal değildir.”
[7]

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’dan: “Ben Hz. Peygamber (s.a.v.)’den son derece dikkatimi çeken ve hayretimi toplayan dört hikmetli şey işittim. (Bunlardan biri): ‘Yanında kocası yahut kendisine nikâh düşmeyen bir yakını bulunmaksızın bir kadın, iki günlük mesafeye yolculuk etmesin.’”[8]

Abdullah İbn Ömer (r.a.)’dan: “Peygamber (s.a.v.): ‘Bir kadın, yanında kendisine nikâh düşmeyen bir mahremi bulunmaksızın üç günlük bir yolculuğa çıkamaz/çıkmasın.’ buyurmuştur.”[9]

Abdullah İbn Abbas (r.a.)’dan: “Peygamber (s.a.v.): ‘Hiçbir kadın yanında bir mahremi olmadıkça sefere çıkmasın; kadının beraberinde mahremi bulunmadıkça yanına hiçbir erkek girmesin.’ buyurdu. Peygamber (s.a.v.)’in bu uyarısı üzerine sahabeden biri: Yâ Resûlallah! Ben şu ve şu askerler içinde gazaya çıkmak istiyorum. Hâlbuki hanımım hac yapmak istiyor (Ne buyurursun)?’ diye sordu. Resûlullah (s.a.v.): “Sen de hanımınla beraber git!”[10] buyurdu.”

2.Görüş: Yol Emniyeti ve Güvenilir Kadınlar Topluluğu İçinde Mübah Sayılan Bir Yolculuk Yapılmasına Cevaz Verenler

Bunlar seleften Hasan-ı Basrî, Evzâî, Atâ, Zührî ve Katâde’nin Zahirî görüşleri. Malikîler ve Şâfiîlerden bir görüş; Dâvûd-i Zahirî ve günümüz âlimlerinden Kardâvî, Atiyye Sakr, Ali Cuma ve Hayrettin Karaman genel itibari ile bu görüşü benimsemektedirler.

Bu görüşte olan âlimler arasında tam bir ittihat söz konusu değildir. Farklı yaklaşımlar söz konusudur. Bazıları güvenilir bir kadınlar topluluğunu şart koşarken, diğer bir kısmı güvenilir bir tek kadını yeterli saymışlardır. Bir kısım âlimlerimiz ise yolun emniyetli olmasını yeterli görmüşlerdir.[11]

Bu görüşte olan âlimlerimiz, kadının tek başına yolculuğunu yasaklayan hadîs-i şerifleri bir illete mebni olarak varit olmuş hadisler olarak kabul etmişlerdir. Bu illetin de “kadının güvenliği ve yol emniyeti” olduğunu ifade etmişlerdir.  Bunu ise, aşağıda zikredilecek hadîs-i şeriflerden istinbat ettiklerini ifade ediyorlar.

Bu hadîs-i şeriflerden biri şudur: Kadının mahremsiz yolculuğa çıkmasının mümkün olabileceğini haber veren hadîs-i şerife göre, Adî b. Hâtim (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:  “Ben Peygamberimiz’in yanında bulunduğum sırada bir adam gelip ona fakirlikten şikâyet etti. Sonra başka bir kimse geldi, yol kesilmelerinden şikâyet etti. Peygamber (s.a.v.), ‘Adî! Sen Hîre şehrini gördün mü?’ dedi. Ben, ‘Hayır, görmedim, fakat orası hakkında bana haber verildi, bilgim var.’ dedim. Peygamberimiz (s.a.v.), ‘Eğer ömrün olur da yaşarsan hevdeci[12] içinde yolculuk eden kadının Hîre’den hareket edip Allah’tan başka hiç kimseden korkmayarak ta Kâbe’yi tavaf edeceğini göreceksin.’ buyurdu. Ben buna şaşırarak kendi kendime, beldelerde fitne ve fesat ateşini tutuşturmuş olan o Tay kabilesinin yol kesicileri nerede olacak ki (kadın tek başına yolculuk edecek) dedim. Peygamber (s.a.v.) devamla, ‘Yemin olsun ömrün olur da yaşarsan, muhakkak Kisrâ’nın hazineleri fetholunacaktır.’ buyurdu. Ben, ‘Kisrâ İbn Hürmüz’ün hazineleri mi?’ dedim. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: ‘Kisrâ b. Hürmüz’ün. Yemin olsun, eğer senin hayatın uzun olursa, muhakkak sen elinin dolusu altın yahut gümüşü sadaka olarak çıkarıp da bunu kendisinden kabul edecek kimse arayacak, fakat kendisinden bunu kabul edecek hiçbir kimse bulamayacak olan kimseyi göreceksin. Yine yemin ederim ki, sizden biriniz Allah’a kavuşacağı gün, Allah ile kendi arasında kelamını tercüme edecek bir tercüman bulunmayarak Allah’a kavuşacak. Allah da ona: ‘Ben sana bir resul göndermedim mi ve o sana tebliğ etmiyor muydu?’ diye soracak. O kul da: ‘Evet (gönderdin yâ Rab)!’ diye cevap verecek. Bu sefer Allah: ‘Ben sana mal vermedim mi, bu suretle sana ihsanda bulunmadım mı?’ diye soracak. Kul: ‘Evet verdin ve ihsanda bulundun.diyecek. Bu hâlde o kimse sağına bakar cehennemden başka bir şey göremez. Soluna bakar yine cehennemden başka bir şey göremez.’”

Adî (r.a.) devamla şöyle demiştir: “Ben Hîre’den[13] hevdeci içinde yolculuğa çıkıp Allah’tan başka hiç kimseden korkmayarak nihayet Kâbe’yi tavaf eden kadını gördüm. Ben kendim Kisrâ İbn Hürmüz’ün hazinelerini fetheden ordunun içinde bulundum. Yemin olsun, eğer uzun yaşarsanız, elbette sizler Peygamberimiz (s.a.v.)’in söylediği, elinin dolusu altını sadaka olarak çıkaracak olan o kimseleri göreceksiniz.”[14]

Bu konudaki hadislerin farklılıklar arz etmesi ve Adî hadisinde kadınların bir gün mahremsiz olarak ta Irak’tan kalkıp hacca gidebileceğinin ifade edilmesi, kadınların mahremsiz olarak yolculuğa çıkmasının “illete dayalı bir yasaklama” olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Dolayısıyla yasağa sebep olan bu illet (engel) ortadan kalktığında yasak da ortadan kalkacaktır. Adî hadisinde açık bir şekilde görüleceği gibi, kadınların mahremsiz olarak yolculuğunun yasaklanmasının sebebi yol güvenliğinin bulunmamasıdır. Günümüzde ise yolculuk geçmişte olduğu gibi tehlike arz etmemektedir.[15]

Konu ile ilgili bir örnek de sahabeden vermek istiyoruz. Ömer İbnu’l-Hattâb (r.a.), yaptığı son haccında Peygamberimiz’in eşlerine izin vermiş ve onların beraberlerinde Osman İbn Affân (r.a.) ile Abdurrahman İbn Avf (r.a.)’ı göndermiştir.[16] Bu iki sahâbînin, Peygamberimiz’in eşlerinin mahremleri olmadığı malumdur; hiçbir sahâbî de bunu inkâr etmemiştir.[17] Ayrıca Hz. Âişe (r.a.) mahremsiz hac yapılabileceği konusunda fetva vermiştir.[18]

Bu konuda yasaklama “sedd-i zerai” ilkesine dayanır. Kadına bir şey olmasın diyedir. İllet ortadan kalkarsa hüküm de ortadan kalkar.

Şayet yasaklayıcı hadislerin zahirini temel alacak olsak dahi konu hakkında büyük bir genişlik oluşmaktadır. Günümüzde üç gün üç gece süren bir yolculuk yok denecek kadar azdır. Mesela hac yolculuğu hava yoluyla gidildiğinde üç saat sürer, kara yoluyla gidildiğinde de üç günden az çeker.

 Bir kadın, oturduğu yerleşim yerinden çıkıp varacağı yere üç günden önce varabiliyorsa, başta Hanefîler olmak üzere birçok müçtehide (mezhebe) göre, mahremsiz olarak yola çıkmasında bir sakınca yoktur. Daha uzun süren bir yolculuk yapacaksa, bu takdirde de yolun ve yolculuğun güvenli olup olmadığına bakılır. Güvenlik varsa, yukarıda Adî’den nakledilen hadis bunun caiz olduğunu açıkça ifade etmektedir.


[1]    Hayrettin Karaman, www.hayrettinkaraman.net/sc/00173.htm (5 Mayıs 2014’te girildi) 

[2]    Zümer suresi, 39:20.

[3]     Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2. baskı, 1987), II, s. 112-6. İmam Tahâvî, konu ile ilgili farklı hadislerin kadim fıkıh âlimlerimizin tercihi konusunda farklı sonuçlara varmalarına sebep olduğunu delilleriyle inceler ve beş farklı içtihadın olduğunu nakleder. 1. Görüş: Kadın, mahremsiz uzak veya yakın hiçbir yolculuğa çıkamaz. 2. Görüş: Bir berîd (12 mil)’den kısa mesafeye gidebilir, daha uzağına gidemez. 3. Görüş: Bir gün ve daha fazla süren yolculuk edemez. 4. Görüş: İki gün ve daha fazla süren yolculuk edemez. 5. Görüş: Üç gün ve daha fazla süren yolculuğa çıkamaz. İmam Tahâvî bu görüşlerin delillerini inceleyip ve münakaşasını yapdıktan sonra Hanefî müçtehitlerin tercih ettiği 5. görüşün delillerinin daha güçlü olduğunu savunur. 

[4]   Seferîliğin mesafesi âlimler arasında farklı görüşleri vardır. Kısaca İmam Evzâî, İmam Mâlik’e ve âlimlerin geneline göre, bir gün bir gece. İbn Ömer, Hasan-ı Basrî, Zuhrî ve Şâfiî’ye göre: iki gün. Abdullah İbn Mesud, Süfyan es-Sevrî ve Hanefîlere göre ise üç gün. Hz. Ali’den ve Malikîlerden bir rivayet ve Zahirîlere göre evden uzaklaştığı anda seferî olur bir mesafesi yoktur. Bkz. el-Kahtanî, es-Sefer ve Ahkâmuhu, (Suudi Arabistan: 1. baskı, hicri 1422, Vakıflar Bakanlığı).[5]     İbn Rüşd, el-Beyân ve’t-Tahsîl, (Beyrut: Dâru’l-Garbi’l-İslâmî), XVII, s. 228-9; İbn Teymiyye, Şerhu’l-Umde fi’l-Fıkh, II, s. 176.

[6]    İbn Kudâme, el-Muğnî, III, s. 97; San’ânî, Sübülü’s-Selâm, II, s. 183; Şevkânî, Neylu’l-Evtâr, V, s. 15.

[7]    Buhârî, Sahih, I, s. 369/1038. 

[8]    Müslim, Sahih, II, s. 977/1340.

[9]    Müslim, Sahih, II, s. 978/1341. 

[10]    Buhârî,
Sahih
, II, s. 658/1763; Müslim, Sahih, II, s. 976/827.

[11]    Nevevî, el-Mecmû’, VIII, s. 242; İbn Hazm, el-Muhallâ, VII, s. 48. 

[12]    Hevdec: Kadınların binmesi için devenin sırtına konulan ufak mahfele denir.

 [13]    Hîre, bugün Irak’ın Necef iline bağlı Kûfe’nin 5 km. güneyinde Fırat nehri kenarında yer alan geniş bir ovada kurulmuştur. Bkz. Hüseyin Ali ed-Dakûkî, “Hîre”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), XVIII, s. 122.

[14]    Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, s. 377/19397.

 [15]      Yahya Şenol – Enes Alimoğlu, “Kadınlar Tek Başına Yolculuk Yapabilir mi?” http://www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinlar-tek-baslarina-yolculuk-yapabilir-mi.html (6 Mayıs 2014’te girildi).

[16]     Buhârî, Sahih, II, s. 658/1762; İbn Hazm, el-Muhallâ, VII, s. 47.

[17]     İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Evzâî gibi müçtehitler, güvenilir kadınlarla (hatta bir kadın bile olur diyeni var) beraber hac yolculuğunun caiz olduğunu ifade etmişlerdir. İmam İbn Sîrîn ise erkek topluluğu ile gidebileceğini söylemiştir. Ayetteki “İstetâ’a” fiilinin manasını yolculuğa gücü yeterse diye tefsir etmişlerdir. Bkz. İbn Kudâme, el-Muğnî, III, s. 97.

[18]     İbn Ebû Şeybe, Musannef, III, s. 386/15176.