Fetava

Hicri Takvim
Miladi Takvim

Evlenmenin Önemi ve Eş Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Evlenmenin Önemi ve Eş Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

İnsanlık tarihi boyunca aile her toplumun nüvesini oluşturmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında da bu böyle olmuştur. Ailenin meşru yoldan kurulması esastır. Kur’ân-ı Kerîm, “…Size helal olan kadınlarla evlenin…”[1] buyurarak kadınla erkeğin hayatlarını belli şartlarla birleştirme akdi olan evliliğe teşvik etmektedir. Bununla beraber fuhuş, zina ve nikâhsız ilişkiler haram kılınmıştır.

İslam’ın getirdiği toplum nizamı içinde insan neslinin meşru esaslar dâhilinde evlenmekle devamı istenmiştir. “İçinizden bekârları, köle ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zengin kılar. Allah, lütfu bol olandır; her şeyi hakkıyla bilendir.”[2] ayeti buna işaret etmektedir.

1) Evliliğin Önemi

Esasen ideal manadaki İslam temel eğitimi, büluğa eren gencin vakit kaybetmeden bir iş sahibi kılınarak evlendirilip, müstakil bir yuvaya kavuşturulmasıyla noktalanır. Çünkü İslam’ın aile kurmada güttüğü gayeler, iyi bir evlilikle tahakkuk edebilir. Bu sebeple, Kur’ân-ı Kerîm evlenme meselesine teferruatıyla yer vermiş, namus ve iffet sahibi insanlarla ailelerinin izniyle ve mehirleri verilerek aleni bir şekilde evliliği teşvik etmiştir. Yine Kur’ân-ı Kerîm’e göre, kişinin eşiyle hayatını paylaşması, insanın huzura (sükûnete) kavuşmasını ve dostlukların artmasını sağlar. Elbise ile vücudun bütünleşmesi gibi, kadın erkeği, erkek de kadını tamamlayan bir bütünü oluştururlar.[3]

Hz. Peygamber (s.a.v.) her konuda olduğu gibi evlenme konusunda da son derece titiz bir tutum sergilemiştir. Efendimiz (s.a.v.), evlenmenin toplum hayatı açısından taşıdığı önemi göz önünde
bulundurmuş, ailenin meşru yolla kurulmasını bir kaide olarak yerleştirmiştir. Kimsesizleri, yoksulları, köle ve cariyeleri, özellikle de gençleri evlendirmek için kolaylıklar getirmiştir.

2) Evliliğin Kolaylaştırılması ve Teşvik Edilmesi

Peygamber Efendimizin mehrin hafif tutulmasını emretmesi, mehir olarak verecek bir şeyi olmayanlara yardım edişi, önemli bir toplumsal konu olan evliliğe teşvikinin misallerindendir. Öyle ki, ezberlenen birkaç Kur’an suresi, bir çift pabuç, bir demir yüzük gibi, basit mehirler karşılığı, nikâha izin vermiş, ailenin meşru yollarla kurulmasını istemiştir. Bunun sonucu olarak da toplum hayatının sağlam temellere oturtulmasını gaye edinilmiştir.

Öte yandan Peygamberimiz (s.a.v.)’in “fey”den (ganimet arazilerinden elde edilen gelirden) evlilere iki, bekârlara bir hisse vermesi meşhurdur. Bu da evlenmeye teşvikten başka bir şey sayılamaz. “Dünya bir geçimden ibarettir. Bu geçim dünyasının en güzel nimeti de saliha bir kadındır.”[4] diyen Hz. Peygamber (s.a.v.) gençlere de, “Gençler! Sizden gücü yeten evlensin. Bu, gözü harama karşı korur ve namusu muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç, şehveti kırar.”[5] diye hitap eder. Yine O, “Nikâh benim sünnetimdir, sünnetimi yapmayan benden
değildir.”
[6] buyurur. 

Bu genel ifadelerin yanında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, evlenmesi gereken insanları bizzat evliliğe teşvik ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim onun, Akkaf b. Vedaa el-Hilalî’yi evlenmesi için ikaz ettiği ve Câbir b. Abdillah’a, bakire bir kadınla evlenmeyi tavsiye ettiği rivayet edilmektedir.[7] Ayrıca o, kurulmuş ailenin fertleri arasında çıkan anlaşmazlık ve problemler ile ilgilenmiş, bütün imkânları aileyi sürdürme ve huzuru sağlama yönünde kullanmıştır. Ümmetini de bozulan aile ilişkilerini düzeltmeye teşvik etmiş, bu maksatla gerektiğinde yalan söylemeyi bile caiz görmüştür.[8] Bizzat kendi yakınlarında, daha doğrusu en yakınında, Hz. Ali ile eşi Hz. Fâtıma arasında meydana gelen bir kırgınlıkla da meşgul olmuştur.[9] 

3) Eş Seçiminde Erkeğin Kadında, Kadının Erkekte Arayacağı Vasıflar

Kur’ân-ı Kerîm’e göre, Müslüman erkek müşrik kadınla evlenemez[10] fakat Kitap Ehli’nden olan bir kadınla evlenebilir.[11] Buna rağmen evlilikte din faktörü önemli olduğu için Hz. Ömer (r.a.), Ehl-i Kitap kadınlarla evlenmeyi hoş karşılamamıştır.[12] Ancak Müslüman kadın, Müslüman erkekten başkasıyla evlenemez.[13]  Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, evlilikte
dindarlığı tercih sebebi olarak tavsiye ettiği rivayet edilmektedir.
[14] İffetli bir kadının, facir (kâfir veya günahkâr mümin) bir erkekle ve Müslüman kadının inanmayan biriyle evlenmesine, Kur’ân-ı Kerîm karşıdır. İbn Kayyım ve Ebû Hanîfe başta olmak üzere ünlü bazı hukukçular denkliğin nesep ve din olduğunu kabul ederler. Hatta Hz. Peygamber (s.a.v.) devrindeki uygulamalarda nesebin önemli olmadığı, Müslüman olmanın yeterli olduğu anlaşılmaktadır.[15]

Abdullah b. Revaha (r.a.), siyahi bir cariyesini hürriyetine kavuşturup onunla evlenir. Cariye şeref bakımından Abdullah’tan aşağı kabul edildiği için Müslümanların onu kınamaları üzerine “İman etmiş bir cariye, beğenseniz bile putperest bir kadından kesinlikle daha iyidir.”[16] ayeti nazil olmuştur.[17]  Öte yandan evlenecek kişi, alacağı kadının güzelliğini, nesebini veya onun çeşitli özelliklerini sorup araştırarak buna göre bir karara varmalıdır.

Eş seçimi konusunda kadın da erkek gibi aynı haklara sahiptir. Kadın istemediği biriyle zorla evlendirilemez. Nitekim Hz. Ömer’in kızı Âişe’nin hiç evlenmediği anlaşılmaktadır.[18] Dolayısıyla bir kızın babasının veya velisinin, onu evlendirirken çok dikkatli olması ve hayat boyu beraber olacağı erkeği seçerken, ona yardım etmesi gerekir. Nitekim Hz. Fâtıma’yı Hz. Ali’den önce isteyenlere olumlu cevap vermeyen Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Ali onu isteyince müspet cevap vermiştir.[19] Görüldüğü üzere ailede eşlerin amaca uygun olarak seçilmesi çok önemlidir. İnsanların eş seçiminde kullandıkları ölçüler farklıdır ve çoğu kez geçici hevesler ve zevklerin etkisi söz konusudur. Bu kısa açıklamadan sonra kadının ve erkeğin eş seçiminde birbirlerinde arayacakları vasıfları inceleyelim.

Kadının Erkekte Arayacağı Vasıflar

Resûlullah (s.a.v.), “Dininden ve ahlakından hoşnut olduğunuz birisi size geldiği zaman ona kızınızı nikâhlayınız. Şayet böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve fesat çıkar.” buyurdu. Bunun üzerine ashabdan biri “Yâ Resûlallah, şayet onda fakirlik ve soy düşkünlüğü varsa?” dedi. Resûlullah, “Dininden ve ahlakından hoşnut olduğunuz birisi size gelirse kızınızı ona nikâhlayınız.” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrar etti.[20]

Demek ki, evlenecek adaylardan erkekte aranacak vasıfların başında dini ve ahlakının güzel olması gelir. Sahabenin, soydan ve fakirlikten özellikle bahsetmesine rağmen, Resûlullah (s.a.v.)’in üç defa tekrar ederek “dini ve ahlakı güzel olanı” demesi, erkekte soy-sop, zenginlik ve fakirliğin ikinci planda düşünülmesi gerektiğine işaret eder.

Erkeğin Kadında Arayacağı Vasıflar

Resûlullah (s.a.v.), “Kadın malı, güzelliği ve dindarlığı için nikâhlanır. Sen dindar olanı tercih et.”[21] diyerek tercihe şayan olanı belirtmiştir. Ebû Hureyre (r.a.)’ın rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.)’e “Hangi kadın daha hayırlıdır?” denildi. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Kocası baktığı zaman, (zahirî güzelliği, ahlakının hoş oluşu ve de Allah’a itaatiyle) onu sevindiren, emrettiği zaman emrine derhâl itaat eden ve kendi malı ve özel yaşantısı konusunda, kocasının sevmediği şeyleri asla yapmayan kadındır.”[22] buyurdu.

Görüldüğü üzere Efendimiz (s.a.v.), evlenecek erkekler için eş seçimi konusunda titizlikle durarak, evlilikte malın, güzelliğin, asaletin, dinin bir tercih sebebi olabileceğini, ama asıl tercihin dindarlık yönünde yapılmasını vurgular. Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu değerlendirmelerine göre, eş seçiminde öncelik dindarlık ve ahlaka verilecek, diğer iyi ve güzel vasıflar önem bakımından ikinci sırada tutulacaktır. Ancak mal, soy ve güzellik gibi unsurların da evliliklerde tercih sebebi olabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Resûlullah (s.a.v.)’in bu hikmet dolu tavsiyelerine rağmen, ne yazık ki bazı Müslümanlar “Babası zengin mi? Kız güzel mi?” diyerek önceliği bunlara verebilmektedir. Sonunda da uyumsuzluk, geçimsizlik meydana gelmektedir. Resûlullah (s.a.v.)’in bir hadisinde de, kadınla yalnız güzelliği veya zenginliği için evlenilmesinin yol açabileceği mahzurlar şu şekilde beyan edilmiştir: “Kadınlarla yalnız güzellikleri için evlenmeyiniz. İhtimal ki, güzellikleri onları ahlaken geri kalmaya sevk eder. Onlarla yalnız malları için de evlenmeyiniz. Çünkü olabilir ki malları sebebi ile kocalarına karşı taşkın davranabilirler. Siz onları genelde dindarlıklarından ötürü nikâhlayınız. Şüphesiz dindar olan kara kuru bir kadın (dindar olmayan diğerlerinden) daha üstündür.”[23]


[1]         Nisâ suresi, 4:3.

[2]         Nûr suresi, 24:32.

[3]         Bakara suresi, 2:223; Rûm suresi, 30:21.

[4]         İbn Hanbel, Müsned, I, 378; Müslim, Sahih, II, 1090.

[5]         Müslim, Sahih, II, 1018,Nikâh, 1/1; İbn Mâce, Sünen, I, s. 592, Nikâh, I, s. 1845.

[6]         İbn Mâce, I, 592, Nikâh, I, s. 1846.

[7]         Buhârî, Sahih, VI, s. 120, Nikâh, 10.

[8]         Tirmizî, Birr, 26.

[9]         Müslim, Fedailu’s-Sahabe, 38.

[10]        Bakara suresi, 2:221.

[11]        Mâide suresi, 5:5.

[12]        Bkz. Taberî, Tefsir, II, s. 377-378.

[13]        Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, II, s. 773.

[14]        İbn Mâce, Sünen, I, s. 597; Nikâh, VI, s. 1859.

[15]        İbn Kayyım, Zâdu’l-Meâd, V, s. 158-161.

[16]        Bakara suresi, 2:221.

[17]        Taberî, Tefsir, II, s. 378-379.

[18]        ez-Zubeyrî, Nesebu Kureyş, s. 356.

[19]        Asr-ı Saadet’te İslâm, V,  s. 333.

[20]        Eş-şeyh Mansur Ali Nasıf, et-Tacu’l-Cami’ li’l-Usul fi Ehadisi er-Rasul, (Mısır: 1961), Nikâh ve’t-Talak ve’l-idden, II, s. 282; Tirmizî, Nikâh 3; Beyhakî, es–Sünenü’l–Kübrâ, (Beyrut: 1994), VII, s. 132.

[21]        Müslim, Rıda, 16, 715/54.

[22]        Nesâî, Sünen, Nikâh, VI, s. 68.

[23]   İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 6.