Adalet bir grup veya zümrenin hak ettiği bir muamele değildir. Haksızlığa uğrayan her kim olursa olsun, hakkı teslim edilmeli ve zulme uğramasına engel olunmalıdır. Bu manadaki uygulamalar İslam tarihinde çok sayıda gerçekleşmiş ve âdeta İslami idareler destan yazmıştır. Peygamber mahkemesinde Yahudi hasmının karşısında haksızlığı ortaya çıkan Müslüman, itiraz etmeye kalkışmış, bizzat cezası bir Müslüman Hz. Ömer (r.a.) tarafından verilmiştir.[1] Buna benzer İslam tarihinde çok sayıda örnek vardır. Dolayısı ile, adalet bir insanlık hakkıdır. Kime lazım ise ona verilmelidir. İnsanlar arasında hiçbir ayırımcı kritere müsaade etmemek gerekir.
[1] İmam Suyûtî, ed-Dürrü’l Mensur, Kahire 1424/2003, c. 4, s. 524); İbn Kesîr, Tefsiru’l Kur’ân-i’l-Azîm, Dâru Tayyibe li’n-Neşri ve’t Tevzi’, 2. Baskı, 1418/1997, c. 2, s. 351