Namazların peşinden tespih çekilmesi ve akabinde dua edilmesi namazlara ait menduplardandır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), şöyle buyurmak suretiyle bize bunu tavsiye etmiştir: “Kim her namazın peşinden otuz üç defa Allah’ı tesbih eder (Sübhânallâh), otuz üç defa Allah’a hamd eder (Elhamdulillâh) ve otuz üç defa da Allah’ı tekbir eder (Allâhu Ekber), yüzü tamamlamak için de ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ derse, hata ve günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır.”[1]
Namazlardan sonraki bu tespih ve duanın bilhassa sayılarının tam olarak yerine getirilmesi noktasında zaman içinde birçok değişiklikler olmuştur. Çok önceleri, yani İslam’ın ilk döneminde müezzinlerin cemaate şimdiki gibi tespih çektirdiğine ve dua ettirdiğine dair bilgi yoktur. Normal olarak, farz namaz kılındıktan sonra kişinin imamla ilişkisi sona erer, nafile namaz kılacaksa tek başına kılar, tespih çekecekse tek başına çeker. Bugün camilerimizdeki müezzinlerin tespih çektirme uygulaması sonraki dönemlerde -özellikle Osmanlı döneminde- ve Türk bölgelerinde cami adabına eklenmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında tespihler parmakla, çekirdekle, taşla sayılarak yapılırdı. Resûlullah Efendimiz, bir kadının tespihleri çekirdeklerle saydığını görmüş, fakat menetmemiştir. Âlimler buradan tespih kullanmanın caiz olduğunu bildirmişlerdir. Çünkü sayının tam olmaması hâlinde su-i edep olacağı ifade edilmiştir.[2]