Haccın farz olması için beden, mal ve yol güvenliği denilen şartların yerine gelmesi gerekir. Buna “istitaat” denir. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrâhim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir.”[1] Ayetten anladığımız odur ki, bir şekilde Kâbe’ye gitmeye imkân bulan insan, haccın rükünleri olan farzları (ihram, farz tavaf ve Arafat vakfesi gibi) yerine getirirse hac ibadetini yerine getirmiş olur. Dolayısıyla hacca gönderilen bir görevli, üstelik bu görevinden dolayı organizeden ücret de almış olsa, yapılan hac makbul olur. Çünkü Kâbe’ye varılmış ve diğer farzlar yerine getirilmiştir. Allah en iyisini bilir.
[1] Âl-i İmrân suresi, 3:97