Üzerine hac farz iken ölmüş olan bir insan, şayet terekesi (geriye bıraktığı mirası) hac yapmaya yetecek miktarda ise, vekâleten hac yapacak insanın bu para ile hac yapması uygun olur. Fakat bunda bir zaruret söz konusu olmaz. Mirasçılarından birisi veya bir başka Müslüman kendi malından bir Müslüman adına hac yaparsa bu da geçerli olur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yerine getirilememiş hac borcunu diğer borçlara benzetmiş, vekil tarafından yapılırsa hac borcundan da kurtulmanın mümkün olduğunu ifade buyurmuştur.[1] Dolayısıyla en güzeli kişinin geride bırakmış olduğu mirastan hac ibadetinin yaptırılmasıdır. Fakat bir başka kanal ve imkândan faydalanılarak hac yaptırılmasında da bir sakınca yoktur.
[1] Vehbe Zuhaylî, El-Fıkhu’l-İslamî ve Edilletuhû, 3/431