Anne babalarımızın bizim üzerimizdeki hakları nelerdir?
Anne babalarımız bizim kıymetlilerimiz. Onları çok seviyoruz. Ama bazen sıkıntılar sorunlar yaşıyoruz. Etrafımızda anne babası ile küs arkadaşlarımız var. Dinimiz İslam “ana-baba” hakkında, bizim onlara nasıl davranmamız gerektiği ile ilgi neler söyler? İnancımız ve inancımızın kaynakları olan Kur’an ve Sünnet bu hususta ne söyler?
Ana-Baba Hakkı: İslam’da Ebeveynlere Saygının Temeli
Giriş: Varlık Nimetinin İlk Vesilesi
Her insanın hayatı, bir anne ve bir baba sayesinde başlar. Yaratıcımız, dünyaya gelişimizi anne ve babamız vasıtasıyla takdir etmiş, bize hayatın en kıymetli ilişkilerinden birini armağan etmiştir: evlatlık ve ebeveynlik. İslam dini, bu ilişkiye büyük bir değer atfetmiş, ana-babaya hürmeti hem ahlaki bir görev hem de ilahî bir emir olarak ortaya koymuştur.
Kur’an’da Ana-Baba Hakkı
Kur’ân-ı Kerîm, Allah’a kulluktan hemen sonra anne ve babaya iyi davranmayı emretmiştir. Bu da ebeveyn hakkının ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gösterir:
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘öf!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.”
(İsrâ, 17:23)
Bu ayet, sadece fiziksel yardımın değil, saygı ve gönül kırmamak adına en küçük olumsuz ifadenin bile yasaklandığını açıkça belirtir. Aynı şekilde Lokman Suresi’nde de şöyle buyrulur:
“İnsana da anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu zahmetle taşımış ve zahmetle doğurmuştur… Bana ve anne-babana şükret, dönüş banadır.”
(Lokman, 31:14)
Bu ifadelerden anlıyoruz ki; ana-baba hakkı sadece sosyal bir sorumluluk değil, kulluğun ve şükrün bir parçasıdır.
Sünnette Ana-Baba Hakkı
Peygamber Efendimiz (s.a.s), ana-baba hakkına büyük önem vermiş, onları üzmenin büyük günahlar arasında olduğunu vurgulamıştır:
“Size en büyük günahları söyleyeyim mi?” buyurdu ve şöyle devam etti: “Allah’a şirk koşmak, ana-babaya isyan ve eziyet etmektir.”
(Buhârî, Edeb, 6)
Başka bir hadiste ise Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Rabbin rızası, anne babanın rızasında; Rabbin öfkesi, anne babanın öfkesindedir.”
(Tirmizî, Birr, 3)
Bu hadisler, ana-babaya iyi davranmanın sadece bir insanlık görevi değil, Allah’ın rızasını kazanmaya giden bir yol olduğunu gösterir.
Ana-Babaya İyiliğin Boyutları
Ana-babaya iyilik, yalnızca maddi yardımla sınırlı değildir. Güler yüzlü olmak, tatlı söz söylemek, yüksek sesle konuşmamak, ihtiyaç duyduklarında yanında olmak gibi birçok yönü kapsar. Özellikle yaşlılık dönemlerinde onların yanında bulunmak, duygusal ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara sabırla hizmet etmek büyük bir fazilettir.
Peygamberimiz (s.a.s), bu konudaki hassasiyeti şu sözleriyle dile getirmiştir:
“Anne ve babasından birine ya da her ikisine yaşlılık döneminde erişip de cenneti kazanamayan kimseye yazıklar olsun.”
(Müslim, Birr, 9)
Vefat Ettikten Sonra da Devam Eden Sorumluluk
İslam’a göre, anne ve babaya vefa sadece onların hayatta olduğu dönemle sınırlı değildir. Vefat ettikten sonra da onlar adına dua etmek, sadaka vermek, vasiyetlerini yerine getirmek ve dostlarını ziyaret etmek evladın görevidir.
Kur’an’da şöyle dua edilmesi tavsiye edilmiştir:
“Rabbim! Onlar beni küçükken merhametle yetiştirdikleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle!”
(İsrâ, 17:24)
Ayrıca İbrahim Suresi’nde yer alan dua da bu hassasiyeti gösterir:
“Rabbimiz! Hesap gününde eni, ana-babamı ve bütün müminleri bağışla.”
(İbrahim, 14:41)
Günümüz Dünyasında Ana-Baba Hakkı
Modern dünyada bireyselcilik ve “kişisel özgürlük” söylemleri aile bağlarını zayıflatmakta, özellikle yaşlı ebeveynler yalnızlığa terk edilmektedir. Hâlbuki İslam, yaşlılara karşı özel bir şefkat ve sorumluluk duygusu geliştirmeyi emreder. Yaşlılık, evlat için bir yük değil; sabır ve rahmet kapısıdır. Toplumun temeli olan aile, bu bağlara saygı duyularak korunabilir. Bu yüzden anne ve babayı huzurevlerine bırakmak, onlardan uzak yaşamak yerine, hayatımızın merkezinde tutmak en doğru yaklaşımdır.
Sonuç: Cennet, Onların Ayakları Altındadır
İslam’a göre ana-baba hakkı, sadece dünyevi değil uhrevi bir sorumluluktur. Onlara yapılan iyilikler cennet vesilesidir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Cennet, annelerin ayakları altındadır.”
(Nesâî, Cihad, 6)
Ana-babasına saygı gösteren, onlara hizmet eden, onları rahatsız etmemeye özen gösteren bir evlat, Allah’ın rızasına erişme yolunda büyük bir adım atmış olur. Her bir mümin, bu dünyadaki nimetlerin ardında, kendisi için gecesini gündüzüne katmış bir anne ve babanın duası olduğunu unutmamalıdır.
Son Söz
Bugün hâlâ hayattalarsa, onlara “Anneciğim, Babacığım” deyin. Elini öpün, gözlerinin içine bakın. Eğer vefat etmişlerse dualarınızı eksik etmeyin. Çünkü ana-baba, sadece bir emanet değil; aynı zamanda Allah’ın bizden razı olmasının anahtarıdır.