
Hicrî Yıl ve Muharrem Ayı – 26 Haziran 2025 / 1 Muharrem 1447
Zaman, insan hayatının en kıymetli sermayesidir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu gerçeğe “Asra andolsun ki insan gerçekten ziyan içindedir.” (Asr, 103/1) ayetiyle dikkat çekilmiştir. Bu kıymetli zaman dilimlerinden biri de Muharrem ayıdır. Muharrem ayı, İslam takviminin ilk ayıdır ve Hicrî yılbaşının başlangıcını temsil eder.
Hicrî Takvimin Başlangıcı: Hicret
İslam’dan önce Araplar, tarih belirlemede belli bir başlangıç noktasına sahip değildi. Hz. Ömer (r.a.) döneminde bu eksiklik, borç senetleri gibi belgelerde çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle hissedilmiş ve bir takvim sistemi oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu noktada, Hz. Ali’nin teklifi üzerine Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicreti, takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Böylece, 1 Muharrem 622 tarihi, Hicrî takvimin başlangıcı olmuştur.
Bu tercihin sembolik değeri büyüktür. Hicret, sadece coğrafi bir göç değil, aynı zamanda zulümden adalete, şirkten tevhîde, baskıdan özgürlüğe doğru atılan bir adımdır. Allah Resûlü bu dönüşümü bir hayat biçimi hâline getirmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Gerçek muhacir, Allah’ın yasakladığı şeylerden hicret eden kişidir.” (Buhârî, Rikak, 26)
“Hicret, kötülüğü terk etmendir.” (Müsned, 4:114)
Haram Ayların İlki: Muharrem
Kur’ân-ı Kerîm’de ayların sayısının Allah katında on iki olduğu ve bunlardan dördünün “haram ay” olarak belirlendiği ifade edilir (Tevbe, 9/36). Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb ayları haram aylardır. Bu aylarda savaş yasaklanmış, ibadet ve barış teşvik edilmiştir.
“Muharrem”, kelime anlamı olarak “haram kılınmış, dokunulmaz” demektir. Bu da onun özel bir ay olduğuna işaret eder. Peygamber Efendimiz bu aya özel önem vermiş ve şöyle buyurmuştur:
“Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (Müslim, Sıyâm, 202)
Aşûre Günü ve Peygamberimizin Sünneti
10 Muharrem günü, yani Aşûre Günü, tarih boyunca önemli olaylara sahne olmuştur. Rivayetlere göre, bu günde Hz. Nuh’un gemisi Cûdî dağına oturmuş, Hz. Musa Firavun’un zulmünden kurtulmuş, Hz. Âdem’in tövbesi kabul edilmiş, Hz. İbrahim ateşten kurtulmuş ve Hz. Yakub, oğlu Yusuf’a kavuşmuştur.
Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiğinde Yahudilerin Aşûre günü oruç tuttuğunu görmüş ve “Ben Musa’ya sizden daha layığım” buyurarak Müslümanlara bugünde oruç tutmalarını tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 127).
Peygamberimizin sünnetine göre, Aşûre günü (10 Muharrem) oruç tutulur; hatta 9., 10. ve 11. günlerde oruç tutmak teşvik edilmiştir:
“Gelecek yıl yaşarsam Muharrem’in dokuzuncu gününde de oruç tutacağım.” (Müslim, Sıyâm, 133)
Bu orucun hikmeti, Allah’ın bir önceki yılın günahlarını bağışlaması ümidiyle tutulmasıdır:
“Aşûre günü tutulan orucun, bir yıl önceki günahlara kefaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizî, Savm, 48)
Kerbelâ ve Hz. Hüseyin’in Şehadeti
10 Muharrem aynı zamanda, İslam tarihinin en acı olaylarından biri olan Kerbelâ vakasının yaşandığı gündür. Hicrî 61 yılında Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin Yezid’in ordusu tarafından şehit edilmesi, Müslümanların kalbinde derin bir yara bırakmıştır. Bu olay, Ehl-i Beyt sevgisini ve adalet mücadelesini simgeler hale gelmiştir. Ötesinde Şia tarafından akide meselesi yapılmış ve İslam coğrafyasında ayrılığın ve savaşların sebebi olmuştur. Bu nevi üzücü olaylar Müslümanlar tarafından unutulmasa da sürekli gündeme getirip düşmanlık ve ayrılığa sebebiyet vermemelidir. İslam dünyasının bu günlerde ayrılığa değil birliğe ihtiyacı vardır. Yas kültürü, Peygamberimizin belirlediği ölçülerle sınırlı olmalı, birlik ve beraberliği gözeten bir bilinçle yaşanmalıdır.
Sonuç
Hicrî yılbaşı, sadece takvimsel bir başlangıç değil; bir yeniden diriliş, bir bilinçlenme vesilesidir. Muharrem ayı, geçmişte yaşanan büyük olayları hatırlama, ders alma ve geleceğe dair niyetlerimizi gözden geçirme fırsatıdır. O hâlde bu ayı, dua, oruç, tefekkür ve barış duygularıyla değerlendirmek; Hz. Peygamber’in sünnetine uymakla, tarih şuuru ve dinî hassasiyetimizi tazelemekle geçirmeliyiz. Bu vesile ile 1447. hicri yılınızı tebrik ediyor; yeni yılın Müslümanlar ve insanlık için huzura, barışa ve daha adil bir dünyaya açılan bir kapı olmasını kadiri mutlak yüce Allah’tan niyaz ediyoruz.