Nikah akdinin gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkan ve erkeğin kadına vermekle yükümlü olduğu para ya da mala mehir denir. Mehir kadına verilmiş bir hak olduğundan erkeğin, kadının rızası olmadan onu zorla almaya kalkması dinen caiz değildir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu konuya dair bir çok ayet bulunmaktadır. Bunlardan birinde şöyle buyurulmaktadır, “Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.”(1) bir diğerinde ise “…(mehir olarak) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın…”(2) ifadeleri yer alır.
Bu ayetler mehrin kadına ait olduğunu ve kadının rızası dışında eşi de olsa bir başkasının mehir üzerinde tasarruf hakkının bulunmadığını açıkça belirtmektedir.
Mehir nikah akdinin sonuçlarından birisidir. Nikah esnasında mehir belirlenmemiş olsa veya nikah anında mehrin verilmeyeceği şart koşulursa dahi buna itibar edilmez. Hanefi fâkihlere göre evlenen kadın mehir almaya hak kazanır.
Mehir ödeme zamanına göre mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olmak üzere iki kısma ayrılır.
Mehr-i muaccel, nikah anında peşin olarak ödenen mehirdir. İslam hukukuna göre nikah anında mehr-i muaccelin verilmemesi durumunda kadın, koca evine gitmeme hakkına sahiptir. Mehr-i müeccel ise ödemesi sonraya bırakılan veresiye mehir demektir. Bu mehir için taraflar arasında bir ödeme zamanı belirlenmişse o zaman geldiğinde ödenir. Eğer ödeme konusunda bir vade belirtilmemişse mehir nikahın sona ermesiyle (boşanma) koca tarafından ödenir. Ölüm hâlinde de geride bırakmış olduğu mirastan ödenir.
Mehirin miktarına gelince, maddi veya mâli karşılığı olan her türlü mal mehir olarak kabul edilir. Hanefilere göre mehrin en az miktarı 10 dirhemdir. Bu o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeline tekabül etmektedir. Malikilere göre ise üç dirhem gümüştür. Şafi ve Hanbelilere göre ise mehrin alt ve üst sınırı bulunmamaktadır.
Geçerli bir evliliğin ardından mehir borcunun doğması için zifaf hâli veya sahih halvet (eşlerin izni olmadan başkalarının giremeyeceği baş başa kalma hâli) durumu vuku bulmalıdır. Nikah akdinden sonra, zifaf veya sahih halvetten önce bir ayrılık meydana gelirse ayrılığa kimin sebep olduğuna bakılır. Ayrılığa eğer erkek neden olmuşsa mehrin yarısını karısına ödemelidir. Aksi durum olmuşsa yani ayrılığa kadın neden olmuşsa erkek karısına mehir adına herhangi bir şey ödemesi gerekmez.
(1) Nisâ suresi, 4:4.
(2) Nisâ suresi, 4:20.
