“Tepenizde yaptıklarınızı kayda geçiren, davranışlarınızı gözeten melekler vardır.” (İnfitâr suresi, 82:10).
İnsanda nefsin, dünyada şeytanın varlığı onun kötülük yapma eğilimlerini canlı tutmaktadır. Çevrede şeytanca davranan insanların da bulunması kötülüğün önünü açan bir başka gerçekliktir. Bundan dolayı insanda denetimsiz bir alan bırakılmaması gerekir. Bu noktada en etkili strateji onun “ilahi bir göz” tarafından izlendiği bilincine sahip olmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm, insanın her bir eyleminin ve sözlerinin kendisini izleyen melekler tarafından kayıt altına alındığını, yapması gerekip de ihmal ettiği, yapmaması gerekip de icra ettiği her bir eyleminin karşılığını mutlaka göreceğini hatırlatır.
İhsan Nedir?
“Cibril Hadisi” olarak meşhur olan diyalogda Hz. Cebrail tarafından sorulan “ihsan” nedir? sorusuna Hz. Peygamber’in (s.a.s.), “Söz ve eylemlerinde Allah’ı görüyormuş gibi davranmandır, sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor” şeklindeki cevabı bu gerçeğin ifadesidir. Bundan ortaya çıkan sonuç, gözetlendiğini bilmenin insanın kendisine çeki-düzen vermesinin yollarından birisi oluşudur. Zira bu gerçeklik, insanda bir iç denetim mekanizması oluşturarak onun kanun veya polis gibi dış otorite kontrolüne gerek olmaksızın eylemlerini düzenlemesi sonucunu doğurmaktadır.
Gözetlenme duygusu günümüzde beş aşamasıyla özel bir konum kazanmıştır: Birincisi, 1791 yılında J. Bentham, Panopticon (izlenme duygusu) adlı bir yapı önermiş bununla hapishane etrafında oluşturulan bir dizi hücre ile mahkûmlara sürekli gözetleniyormuş hissi verilip otokontrol oluşturmak istenmiştir.
İkincisi, Michel Foucault’nun (1975), Panopticon’u okullar, hastaneler, fabrikalar gibi bütün kurumsal yapıları kapsayacak şekilde genişlettiği tezidir. Buna göre kurumlarda ve toplumda insanlara izlendiği duygusu vermek onların davranışlarını düzene sokacaktır. Bu konuda kameralar ve trafik radarları örnektir.
Bu iki kısım sıkı kurallara bağlanabilirse toplumsal açıdan olumlanabilir.
Sosyal Gözetlenme Duygusu
Üçüncüsü, sosyal gözetlenme duygusudur. Bu insanların giyim-kuşamdan saç stillerine kullanılan aksesuardan yeme içme biçimlerine, selamlaşma-vedalaşma ifadelerine kadar tercihlerini sosyal yargı korkusuyla filtrelemesidir.
Özellikle görünmeyen ama varlığı bilinen bir göz tarafından sürekli izlendiğini hissetmek dünyayı modern bir hapishaneye dönüştürmektedir.
Dördüncüsü, dijital ortamdaki gezintilerde ve işlemlerde kalan izler üzerinden yapılan takipler insanın eğilimlerini anlamada, onları yönlendirmede ve yönetmede kullanılmakta, elde edilen veriler üzerinden insan ve toplumlar programlanmaktadır.
Beşincisi, savaş teknolojisinin gelişmesiyle uydular üzerinden dünyanın izlenebilmesi zayıf ülkeler için bir güvenlik sorunu oluştururken bu imkâna sahip ülkeye bir güç sağlamaktadır. İzlenmenin dünyevi boyutunun etkisini anlayan insan İlahi gözetimin etkisini de anlamalıdır.
En doğrusunu Allah bilir.
